Merhaba,
Yol kenarındaki seraların “artık satılmaz” diyerek kenara ayırdığı sağlıksız sardunyaları bedelsiz toplayıp, iyileşmelerini keyifle seyretmekle başladı benim bahçeciliğim yıllar yıllar önce...
Bir yıl öncesine kadar da balkonumdaki solucan kompostumla yaptığım konuşmalara “Allah akıl fikir versin” bakışlarıyla karşılık veren sevgili oğluşum Yankı’yla büyüttüğümüz sayısı 5’i geçmeyen ama mutluluğu 5000 katrilyon düzeyindeki domates, biber ve salatalıkla sınırlıydı. Ta ki yollarımız, Permakamp üyeleriyle kesişinceye dek... Bizleri bir araya getiren, dostlarımız, çocuklarımıza temiz gıda yedirebilme arzusu ve doğada daha fazla vakit geçirerek kendimizi hatırlama çabamız değildi sadece. Birlikte büyüyen fidelerimizi izlemek, çadırımızdan başımızı uzatıp, büyüyen patlıcanlarımızı kontrol etmek, yağmurda sırılsıklam ıslanabilmek, bir süreci çocuklarımızla paylaşmak, denemek, becerememek, yeniden denemek, oturup öylece olanı anlamak, anlamamak, günlük hayatın bize vermediği bu fırsatları doyasıya değerlendirmek... Heyecanlıyım... Çocukluğumdaki kadar, hatta belki daha fazla...