Arazimizde işlerimiz tüm hızıyla süredursun, bir yandan da bilgilerimizi tazelemek ve yenilerini eklemek, Rakesh’le hafta sonumuzu geçirmek ve Permakültür konuşmak üzere Belgrad Ormanında buluştuk.
Gaye Amus, Rakesh ve benim gibi Permakültür’ü daha yakından tanımak isteyen arkadaşlarla çok soğuk ve bol yağmurlu bir havada buluştuk. Önce tanışma çalışmaları yaptık. Sonra da çalışmalarımızın devamı için yürüyüşümüze geçtik. Yolda ve kursumuzu yaptığımız iki gün boyunca bizi asla yalnız bırakmayan sevimli DOST’umuzu da yanımıza alarak dersi yapacağımız alana geldik. Yol boyunca sık sık durup, yağmuru ve bize her şeyin yolunda olduğunu anlatan kuşları dinledik. Ağaçlara dokunduk. Sadece gözlemledik. Sessizliğin sesini ve tam olduğumuz yeri tanımlaya çalıştık. Alanımıza vardığımızda ilk görevimizi aldık; yağmurdan korunmak için tentelerimizi kurmak ve yazı yazabileceğimiz bir tripod kurmak J Doğanın bize cömertçe sunduğu malzemeleri ve yaratıcılığımızı kullanarak kısa sürede her iki görevi de başarıyla tamamladık.
Isınmak amacıyla yaktığımız küçümencik mangalımızdan sonra sanırım derse artık hazırdık. Önce Permakültür’ün en temel üç prensibinden bahsettik. Sonra doğayı nasıl gözlemlememiz gerektiğine dair çok güzel bir çalışma yaptık. bulduklarımız birleştirip gözlem teknikleri üzerine uzun uzun paylaşımlarda bulunduk. Getirdiğimiz yiyecekleri paylaşıp harika bir yemek yedikten sonra ertesi sabah tekrar buluşmak üzere ayrıldık.
Ertesi günümüz de yağmurlu başladı ama güneş öğleden sonra yüzünü bizden esirgemedi. Yerimizi değiştirmemize rağmen bizi bulup yalnız bırakmayan sevgili köpeğimiz de yerini aldıktan sonra ikinci günün çalışmalarına başladık. Permakültür’ün 12 temel prensibiyle üzerine katılımlı bir çalışmayla tanıştık. Daha sonra bu prensipleri göz önünde bulundurarak küçük bir tasarım çalışması bile yaptık. Bir ağ çalışması ile doğadaki her şeyin birbiri üzerindeki etkileri hakkında uzun uzun tartıştık. Çok keyifli bu hafta sonunun ardından birbirimize teşekkür ederek ayrıldık.