29 Jun

Tehlikeli Oyun Alanları Çocuklar İçin İyidir

Bu hafta Ulusal Oyun Alanı Güvenlik Haftası, ama ben kutlama yapmıyorum. Aslında, bunun yerine Ulusal Oyun Alanı Tehlike Haftası kutlamayı önermek istiyorum.
Yanlış anlamayın: Oyun alanı güvenliğini takdir ediyorum. 15 yıl içinde 2000'den fazla oyun alanı inşa eden ulusal bir sivil toplum kuruluşunun CEO'su olarak, aldığımızdan emin olduğum bazı önlemler var. Mesela, oyun alanlarımızı çimento yerine ahşap ağaç elyafı ile kapladığımıza sevindim. Salıncak yerleştirme ile ilgili kurallara uyduğumuza sevindim, bu sayede bir çocuk bir salıncaktan fırlayıp bir binanın duvarına çarpmıyor.

Bunu söyledikten sonra, bir ülke olarak oyun güvenliğini çok abarttık. Mantıklı çizgiyi fazlasıyla aştık; (Bir binanın yanına bir salıncak yerleştirmedik), oyun alanında yer alabilecek akla gelebilecek her türlü kazayı hayal edip “ya bu olursa?” lara yöneldik. (Ya parmağı tahterevalliye sıkışırsa?) Sonra da her türlü “ya .... olursa” ya çözüm ürettik. 

Sonuç? Riskten, - evet tahterevalliden uzak-  sıkıcı, hiçbir ilham vermeyen oyun alanları.
Hepimizin çocukları zarardan korumak için doğal bir içgüdümüz var. Sadece sıyrılmış bir diz bile olsa, bir çocuğun zarar görmesi hiç eğlenceli değil. Fakat öte yandan, çocukların öğrenmek ve büyümek için fiziksel zorluklar üstlenmeleri gerekir ve sıyrılmış dizler, aldığı darbeler ve çürükler onlara kendi sınırları hakkında değerli dersler öğretir.

Yaşa uygun zorluklar verildiğinde, çocuklar onları çok ciddiye almaya eğilimlidirler; Aslında, risk ne kadar bariz olursa, çocuk daha ihtiyatlı bir şekilde ilerleyecektir. Macera Oyun Alanları, mükemmel bir örnektir. Paranoyak ve dindar toplumumuzda sadece bir avuç dolusu, Avrupa’da ise yüzlercesi çocuklara ateşle oynama fırsatı sunuyor, el testereleri kullandırıyor ve 50 metrelik zip-line’lara yelken açtırıyor.

 California'daki Berkeley Macera Oyun Alanı'nın müdürü Denise Brown, röportajda NPR'ye şunları söyledi: Söylemek istediğimiz şey, oyun alanında gizli riskler olmamasıdır. Oyun alanı kapılarını gezen küçük bir çocuk bile etrafa bakabilir ve farklı bir oyun alanı olduğunu söyleyebilir. Sopa ve tahtalar, çiviler, kayalar ve dikkat etmesi gereken şeyler vardır. Onun deneyimine göre, Adventure Playgrounds'da standart ABD'deki oyun alanlarından daha az yaralanma var. Berlin'de, çocukların kendi üç katlı kalelerini ahşap ve çivi ile inşa edebilecekleri bir Macera Oyun Alanı olan Kolle 37'de, toplam beş yışda sadece iki çocuğun kemiği kırıldı ve bir iki tanesi çiviye bastı. Çocuklarımıza yeterince kredi vermeyiz. Hiçbir çocuk tırmanma duvarından ya da kaydıraktan düşmek istemez. Kazalar hayatın talihsiz bir olgusudur, ancak her son kaydırağı ve orman jimnastiğini, sadece bir yürümeye başlayan çocuğu ilgilendirecek bir boyuta indirgemek çocuklarımıza büyük bir zarar verir. Koruma içgüdümüz ve kazalar her olduğunda mahkemeye başvurma içgüdümüz çocuklarımıza hayati zorlukları üstlenme fırsatını ellerinden alarak, gerçekten de zarar veriyor.

Ulusal Oyun Alanı Güvenlik Haftası sırasında, sağduyu derecesinde güvenliği kutluyorum. Ayrıca sıyrılmış dizleri ve çürümüş dirsekleri de kutluyorum. “Tehlikeli” oyun alanlarını – “zip-line”ları ve tahterevallisi ve yükselen kaydırakları olan oyun alanlarını kutluyorum. Ama ben yara-korumalı ve mahkemeye mahal vermeyecek şekilde düzenlenmiş oyun ekipmanı savunucusu olmayacağım. Çünkü sıkıcı bir oyun alanı kutlanacak bir şey değildir.

Darell Hammond

Ceviri : Banu Aldemir

Orjinali : https://www.huffingtonpost.com/darell-hammond/playgrounds_b_1452620.html

 

Read 12788 times Last modified on Freitag, 29 Juni 2018 14:14
Banu Aldemir

İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. 15 yıldır özel eğitim kurumlarında İngilizce Öğretmenliği yapıyorum. Halen özel bir vakıf okulunda İlköğretim İngilizce Program Koordinatörü olarak çalışıyorum. On yaşındaki oğlum Yankı’yla birlikte Göktürk’te yaşıyoruz.

Doğma büyüme İstanbul’luyum. Dedelerime kadar herkes İstanbul’lu ailemde; dolayısıyla yazları ziyaret ettiğim bir köyüm yok. Hep apartmanlar arasında, balkonlarımda yaratmaya uğraştığım küçük bahçeciklerle doğayla iletişimi sürdürdüm. Üniversite yıllarımı tiyatro yaparak geçirdim. Burada tanıştığım sevgili Alpay’la yollarımız yıllar sonra kampagidelimmibaba.com’da kesişince, önce Dedetepe kamplarıyla başlayan doğaya yolculuğumuz daha sonra, yayla kamplarıyla ve en sonunda Permakamp’la devam ediyor.

Permakültür’le de bu süreç içinde çalıştım. Permakültür’e Giriş kursumu Doğada Öğreniyorum grubuyla Gaye Amus ve Rakesh Rootsman Rak’tan aldım. Ardından da Kıbrıs Rum kesiminde Tris Ellies Eko-Köy projesinde Rakesh Rootsman Rak, Graham Bell ve Kat Contrahueves’ten PDC'mi (Permaculture Design Course) aldım. Eğitimlerime devam etmek ve belki de eğitmenlik alanımı bu yöne çevirmek istiyorum.

Oğluma ve kendime açılmış olan bu yeni pencerenin kendi kişisel gelişim sürecimde çığır açan bir yeri var. Bu yüzden de çok mutluyum ve bu yolda karşılaşacağım tüm güzel dostlara ve sürprizlere heyecanla kollarımı açıyorum.

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com