28 Mär

Serbest Gezen Bir Okul - Tırtıl Okulu - Ağaçlarda Gezinmek Aslında Pek İçsel Bir Yolculuktur

Tırtıl Okulu Bizimleydi Bugün. Hava ha yağdı ha yağacak diye başlayan günümüz yağmursuz geçti. Yoğun yağan yağmurların ardından her yer su birikintisi ve çamur. Ama bunlar zaten Permakamp’ın ve ormanın tadı tuzu =) Etrafta kurbağa vıraklamaları duymaya başladık, leylekler tepemizde uçuyorlar, ağaçlar çiçeğe ve yaprağa durmuş vaziyette. Baharın tüm halleri yavaş yavaş sarıyor çevremizi. Hava bulutlu olsa da tatlı ve ılık.  Bir dolu, bahara dair işimiz var Permakamp’ta. Sebze yatağı hazırlıkları, serada tohum ekimi, oyun alanı düzenlemeleri...

Güne, ormana giden ekip ve Permakamp’ta kalan ekip olmak üzere ikiye ayrılarak başladık yine. Mehmet’le ormana giden ekiptekiler çamur birikintilerinde hoplaya zıplaya çıktılar yola. Bu ara Mehmet’le ormana giden çocuklar ormanın sağına soluna hazine saklıyorlar. Daha önce saklanan bir hazineyi kim bulursa, o hazineyi ele geçirme hakkına sahip. Tüm okullar için bu geçerli. Benim en hoşuma giden hazine: Çocuklardan biri bir çukur kazıp “Ben buraya sevgimi saklıyorum,” demiş.  Sanırım en çok o çukuru bulabilmeyi isterdim =)  Ama bizim ekip henüz hazine saklamaya başlamadığı için arama hakkına da sahip değil. 

Mehmet ve ekibi ayrıca ucun ucun orman barınağı yapımızı da yeniden onarıyorlar. Artık barınağın çatısı açık, çünkü çok yakın bir zamanda ağaçların yaprakları çatımız olacak.  Mehmetler ormanda eğlene dursun, biz kampta işlere dalmadan önce 15 dakika serbest oyun zamanı yaptık. Bizim ekip sadece 7 kişiden oluştuğu için, önce mutfağa girip Nesrin’le birlikte ekşi maya poğaçalar yapmaya girişti. Mutfaktaki işlerini bitirince serada benimle buluştular. Serada yine ikiye ayrıldık. Bir grup marul tohumları ekti minik saksılara, diğer grup atık kağıt bardaklara domates tohumları. Her bir saksıya tane tane dikkatlice yerleştirdik tohumları. Tohumlar pek kıymetli. Düşürüp kaybetmemek, fazladan aynı kaba atmamak gerek. Her tohumun üzerini ancak kendi kalınlığı kadar toprakla örtmek gerek ki minik tohum toprağı yarıp çıkabilsin.

Bunları konuşa konuşa, mümkün olduğunca yavaş ve dikkatli çalışmaya gayret ettik. Tohumlarımızı sulayıp, ardından bu defa gri su alanına çilek fideleri dikmeye gittik. Çapalarla önce minik çukurlar açtık. Sonra özenle çilek fidelerini bu çukurlara yerleştirip, köklerini toprakla kapattık. Ellerimizle toprağı iyice sıkıştırıp köklerin yerleşmesini sağladık. Çamura basmak, üzerinde zıplamak iyi ama birden toprağı ellemek öyle kolay iş değil doğrusu =) Biz çilekleri ekme işini bitirdiğimizde orman ekibi yürüyüşünü tamamlamış, geri dönmüştü. Dom’da yemek telaşı başladı. Mercimek çorbası ve sandviçler. Dom sıcak ve sakin. Yemek sohbetleri ile mırıl mırıl. Yemek sonrası çocuklar çorba kaselerini yıkadılar. Ama inanamadık, bu ekibi çok kayırmışız, meğer ilk bulaşık yıkamalarıymış Permakamp’ta =) Demek ki hep çok soğuk günlerdeymiş gelişleri. 

Biz de şaşırdık, onlar da =) Bulaşıkların yıkanmasının ardından yine biraz serbest oyun zamanı, bu defa topluca. Saat bire doğru biz orman yürüyüşüne çıkarken, geride kalan ekip de mutfağa Nesrin’in yanına giriyordu poğaça yapmaya. Biz yavaş yavaş başladık yürümeye. Araba yolunun kıyısına gelince sıraya girdik karşıya geçmek üzere. Önce her birimizin çok dikkatli olması gerektiğini konuştuk yoldan geçerken. Grubun önünden yürüyerek gruba rehberlik edecek çocuk en öne geçtikten sonra, dikkatlice ormana doğru yola çıktık. Zor kısmı aşıp ormanın girişine gelince hep çok rahatlıyoruz. Ormanda en önemli kuralımız, grubun en önündeki rehber en arkada kalan kişileri mutlaka hep görebilecek. Çocuklar en önde, en arkada öğretmen, ben ve bugün yanımızda olan yardımcı veliler. Ben yetişkinlerle çocuklar arası tampon bölgede =) Çocuklara mümkün olduğunca az müdahale ederek onların önderliğinde yürümenin peşindeyim. Yolda çamurda yürürken, dik yamaçlardan çıkarken düşeceğiz, diken batacak, yürüdüğümüz için terleyeceğiz, şapkalar montlar açılacak.

Rahatça düşmenin tadı başka, veya bir dikenle kendi başına mücadele edebilmek çok kıymetli. Ve evet ormanda yürüyüş herkes için biraz kişisel ve mahrem.  Ben mümkün olduğunca sessiz yürüyorum çocukların peşi sıra. Canı acıyan yanıma gelirse müdahale ediyorum. Biri elimi tutmak isterse elini tutuyorum. Yardım isterlerse el uzatacak mesafedeyim ama sadece çocuklardan gelmeli teklif. Bu çok önemli. Çocuk kendini tartabilecek zaman sahip olmalı. Düşe kalka yapıp yapamayacaklarının ayırdına varabilmeli. Bazen kendisi için zor olanı yapabilmek için bir başına karar verip harekete geçebilmeli. Bunun için sükunete ihtiyacımız var hepimizin. Ve mesafelere, bir kol boyu. Orman barınağına kadar tırmandık hızlıca düşe kalka.  Ama durmadık barınakta, çünkü bu defa okul ağaca ulaşmak hedefimiz. Okul ağaç fırtınada devrilmiş genç bir ağaç.  Dileyen köküne bakabilir; üzerindeki yosunları, mantarları inceleyebilir; gövdesinde yaşayan böcekleri keşfedebilir. Ama hepimizde bir bahar enerjisi ve kıpırtısı. Durup bakmak yerine yola devam etme enerjisi.

Biz de yine bir cesaret, ağaç okulun gövdesinin üstünde yolculuğa başladık; çok temkinli ilerlenmesi gereken bir yol bu. Ağacın gövdesinde ata biner gibi oturarak yavaş yavaş ilerliyoruz. Pek çok engelle karşılaşıyoruz. Dengemizi sağlayarak yavaş ve dikkatlice aşıyoruz engelleri. Hedefimiz en ince dallara ulaşıp oradan toprak zemine atlamak. Öyle kolay bir yolculuk değil bu. Sadece isteyen yapıyor bu yolculuğu. Dileyen istediği yerden dönebilir. Sürekli bunu tekrar ediyoruz. Dileyene dönüş için yardım edebilirim =) ama her çocuk bu zor yolculuğu tamamlıyor bir heves. Bu yolculukta ihtiyaç duyduğumuz şey korkusuz olmak değil, tam aksine korkup dikkat etmek, korktuğumuz halde yola cesaretle devam etmek ve tamamlamak. Bunun ardından gelecek özgüvenle tanışmak =) Biz işte ormanda ağaç okulun gövdesinde aslında çok da içsel bir yolculukta ilerlerken, Mehmet ve ekibi kütüklerden yeni bir oyun alanı yaratmışlar. Kütükleri yerinden oynatmak ve yerleşeceği alana taşımak büyük çaba gerektiriyor; kütükleri, birinden diğerine atlanabilecek şekilde, bacak açıklığı mesafesinde boşluk bırakarak yerleştirmek ise pek hassas bir iş. Tutunmak için kullanılacak kazıkları çakmak yine çocukların işi. Ardından elbette bu oyun alanının tadını çıkarmak da onların hakkı =)

Orman yürüyüşü, oyun oynamak, tohum ekimi ve bahçe işleri, oyun alanını  düzenlemek, poğaça yapmak derken yine bir günü daha tamamlıyoruz keyifle.

Güneş Savaş

Read 9199 times Last modified on Mittwoch, 28 März 2018 18:02

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com