Güneşin parıldadığı ılık bir hava. Kuşlar ve çocuklar bıcır bıcırdı.
Günü her zamanki düzenimizde sürdürdük. Sabah 4. Sınıflar Mehmet'le orman yürüyüşüne çıktılar, biz 5. Sınıflarla Permakamp'ta kaldık. Serbest oyun zamanı ve Dom’da açık sınıf çalışmasının ardından mutfak atölyesi ekibi ve bahçe çalışmaları ekibi olarak ikiye ayrıldık. Ne zamandır revaçta olan mutfak, bu defa ılık bahar havasına yenik düştü ve çocukların büyük kısmı dışarda olmak istedi :) Bahçe çalışmalarında da bölümlere ayrıldık. Bir kısım serada tohum dikip tohumlara mini tabelalar hazırlarken, diğer grup kompost çapalayıp sebze yatağı hazırlıklarında çalıştı. Toprak kazıp solucan avladılar, böceklere kuşlara baktılar. Evet bugün sonunda sürüler halinde tepemizde uçuşan leylekleri gördük. Dom’da da göçmen kuşlar hakkında konuştuk. Ve bol bol yeni oyun parkurunda oyunlar oynadık. Parkurun yaratıcıları Mehmet ve çocuklar; ben daha hiç elimi sürmedim. Bahçede o kadar çok iş var ki…
Öğle yemeği zamanı ortak zamanımız. Tüm sınıflar toplaştık yemek zamanında, Tolganın harika sebze çorbasını içtik. Okuldan gelen pişiler ve sandviçler de cabası. Bulaşıkların yıkanması ve toplu serbest oyun zamanı. Serbest zamanın peşinden mutfak atölyesi ve oyun parkuruna hurdalıktan alınan malzemelerle yapılan yeni ekler. Biz de bu esnada 5. Sınıflarla düştük orman yoluna. Ormanın girişinde her zamanki gibi ekip olmakla ilgili konuştuk. Birbirimizi her daim görebileceğimiz, duyabileceğimiz mesafelerde olmamız gerektiğini tekrarladık. Dönüş yolunda akan suyun yanından akarak coşarak inerken, birbirimizi bekleyeceğimiz noktaları belirledik. Bu konuşmadan sonra ben çocukların ardında daldık ormana. Önümüzdeki yolun rehberi çocuklar. Tırmandık sakince orman barınağına kadar. Sonra biraz takıldık barınakta. Ardından yine ağaç okula doğru başladık tırmanmaya.
Ağaç okula yürümek istemeyenler, “yok ben çıkmam o ağaca” diyenler, varınca ağaç okula, fikirlerini değiştirdiler. Devrilmiş ağaç önümüzde uzanıyordu. Biz de ilk önce üstünde oturduk biraz, çevresinde dolandık, ardından gövdesinde oturur vaziyette ilerledik, ucuna kadar yavaş yavaş. Ağacın uzun ve biraz ince dallarına gelince, daha dikkatli olmak, dengeye hakim olmak, ince eleyip sık dokumak gerekiyor. Her çocuk kendine göre bir yöntem geliştiriyor, adım adım ve dikkatle. Bu çok kıymetli. Her bir çocuk kendini tartıp vücuduna ve cesaretine göre risk alıyor. Ama her biri bu maceralı yolculuğu tamamlıyor. Bazı çocuklar çok korktukları halde tamamlıyorlar bu yolculuğu büyük bir azimle. Aslında bunu yapmak zorunda olmadıklarını defalarca konuşuyoruz hep, ama onların niyeti aslında kendi korkularıyla yüzleşmek. İşte bu en büyük cesaret. Korktuğun şeyin üzerine adım adım gitmek ve başladığın şeyi tamamlamak. Bu yolculuğu tamamladıklarında kendileriyle gurur duyuyorlar. Artık hiç bir yetişkinin övgüsüne ihtiyaçları yok. Kendilerine inançları artıyor. Yürüyüşün başında buraya gelmek istemeyen çocuklar, “gelecek defa da mutlaka gelelim buraya, aynı şeyi tekrar yapmak istiyorum” diyorlar. İçlerindeki azim ve cesaretle tanışmak çocuklar için çok kıymetli. Açık havanın, doğanın, devrilmiş bir ağacın kendi iç yolculuğumuza katkısı tahmin edebileceğimizden çok daha fazla. Biz ormanda pek sakin ve yumuşaktık bu yolculukta. Birbirimizi dinleye dinleye koşturmadan ilerledik. Birbirimizi zorlamadık. Sakince etrafta dolandık, Permakamp'a dönüş yolunda kendimizi çok huzurlu hissediyorduk.
Güneş Savaş