Rutin programımızı büyük bir ekip halinde hayata geçirdik. Sabah iki sınıf ben ve Senem’le orman yürüyüşüne çıktı, diğer ekip Mehmet’le beraber Permakamp’ta kaldı. Permakamp’ta kalanlar bizden sonra biraz daha serbest oyunun tadını çıkarmışlar. Sonra Dom’a açık sınıf çalışmasına girmişler. Açık sınıf çalışmasının ardından ekşi maya simit ekibi ve bahçe çalışmaları ekibi olarak ikiye ayrılmışlar. Mehmet’le bahçede çalışan ekibin görevi bu defa pek önemliydi. Çünkü çocuk oyun alanına hep beraber bir parkur tasarlayıp uygulamaya geçireceklerdi. Yeni hiç bir malzeme kullanmadan, sadece sağda solda hurdalıkta olanlarla tasarlanacak bir oyun parkuru. Yokluğumuzda harikalar yaratmışlar...
Biz büyük bir ekiptik ormanda; bir ucumuz ormanın girişinde, bir ucumuz taaa orman barınağında =) Orman zemini bir önceki günün şiddetli yağmurundan vıcık vıcık kaygandı. Kayarak ve bata çıka yürüdük orman yolunda. Bu zeminde dengeyi sağlamak ciddi bir mesele. Okul ağaca kadar tırmandık. Yürüyüşü yapan sınıflardan biri Tema ile bir proje yürütmekte, bu projeyi çalıştılar ormanda Senem’le beraber. Ağaçların yaşamları hakkında konuştular, biraz araştırma yaptılar. Biz o esnada biraz yaramazlık yaptık. Okul ağaca hep beraber tırmanmıştık. Bu ağaç, fırtınada devrilmiş upuzun bir ağaç. Kökünden en uzun dalına gözlerimizin önünde serili yatıyor tüm canlılığı ile. Ağacın üzerinde emekleyerek, oturarak ve kayarak o muhteşem ağacın kökünden en uzun dalına doğru yavaş yavaş ilerledik. Ara ara korkarak, ara ara denge kaybederek ve çığlıklar atarak. O en uzun dala ulaşıp büyük bir dikkatle aşağıya kaymak ciddi bir ustalık ve dikkat gerektiriyor. Her çocuk bu yolculukta kendi yöntemlerini geliştiriyor. Bu yolculuğu tamamlamak büyük bir kıvanç ve mutluluk hissi bırakıyor ardından =) Ağacın gövdesinde tamamladığımız yolculuğun ardından orman barınağımıza döndük. Diğer grup hala ağaçlarla ilgili sohbete devam ediyordu okul ağacın orada. Barınağın biraz bakıma ihtiyacı vardı; çatısını oluşturan dalların büyük bir kısmı şiddetli yağmurlar sırasında yıkılmıştı. Bunları söküp biraz çeki düzen verdik barınağımıza. Bahara hazırlanıyoruz barınakta. Artık üzerimizin örtülü olmasına gerek yok, yakında kocaman ağaçların yaprakları çatımız oluverecek hızlıca. Orman bahar mahmurluğunda ama mahmurluk geçince capcanlı kaynayacak etrafımızda. Bu yüzden barınaktan çıkan fazla dalları bir yerlere yığmadık, sağa solla dağıttık. Kış uykusundan uyanacak, yumurtadan yeni çıkacak hayvanlara dikkat etme zamanındayız şu aralar. Ormanın bitki örtüsü hızla değişiyor karşımızda...
Tüm yaptığımız işlerin ardından yorgun argın ve aç döndük Permakamp’a. Çorba ve sandviçler bizi bekliyordu. Bu defa bir grup çocuk, çorbamızın yapımında Tolga’ya bir heves yardım etti mutfakta. Patatesleri soydular, kerevizleri dilimlediler... Çorbaları diğer arkadaşlarına kendileri servis ettiler. Yemek saatinin ardı en tatlı saate bağlanıyor. Serbest oyun zamanına... Ve üstelik yeni oyun parkurunda.
Serbest oyunun ardından, yürüyüşe çıkmayan ekip gitti bu kez ormana, ve biz kaldık iki sınıf Permakamp’ta. Bir sınıf Dom’dayken, öbür sınıfın bir kısmı ekşi maya simitlerini yaptı, diğerleri de benimle bir küvet dolusu torf toprağı hazırladı. Hindistan cevizi kabuğu parçalayıp, volkanik perlit taşı ve ince toprakla karıştırdılar. Mıncık mıncık toprak işleri =) Bahçede ve mutfakta çalışan ekibin işleri bitince, Dom’da açık sınıf çalışması zamanı geldi. Dışardakiler içeri, Dom’da sınıf çalışması yapanlar dışarı. Dışarı çıkanlar yine iki ekibe bölündüler, bahçe ekibi ve ekşi maya ekibi. Bu aralar bahçede iş çok. Artık toprak elementindeyiz bahar ayı boyunca. Ekip biçeceğiz, toprağı çapalayacağız, tohumları önce fideleyip sonra hazırladığımız sebze yataklarına şaşırtacağız. Ve bu arada bol bol gökyüzünü gözlemleyeceğiz, çünkü göçmen kuşlar dönüş yolunda. Bakalım kimleri göreceğiz =)
Güneş Savaş