-
Kendi çocukluğum 16 yaşına kadar küçük kasabalarda geçti. Bu sebeple hayata şanslı başlamış sayıyorum kendimi. Sokakta oynamak, tarladan sebze toplamak, civcivlerin çıkmasını izlemek, köy pazarlarından alışveriş, soba-kestane ikilisi gibi sade ve doğanın içinde bir hayatım oldu. Yaz tatillerimiz hep çadır kamplarında geçti. Sonrasında İstanbul hengamesi, hızı bunları geri plana attı. Bir süre sonra doğada zaman geçirmeye, arada kamp yapmaya, sağlıklı beslenmeye tekrar başladım. Çocuğumun doğada daha fazla zaman geçirmesi için her fırsatı değerlendirmeye çalıştım.
Permakampla tanışmam Ekim 2017’de Beste Bonnard ile yün boyama atölyesinde oldu. Daha sonra Kampa Gidelim mi Baba ile devam etti.
Çocuğumun da benim çocukluğumdaki keyfi alması, sağlıklı beslenmesi, ruhunu doyurabilmesi ve benim gibi düşünen insanlarla bir arada olmak, bu oluşuma katkı sağlamak için bu güzel Permakamp ailesine katıldım.
Birlikte üretmek, gelişmek dileklerimle….