Büyük entegre hayvancılık tesislerine kıyasla bu uygulamayı verimsiz saydık.Nitelik kısmını ,sosyal kısmını hiç değerlendirmedik. Meseleye sadece kitabi bilgiler ile yaklaşan akademisyenler ve bakanlık personelleri yetiştirdik. Hayvancılığın artan girdi maliyetleri ile artan gelirlere sahip ,cenahlar yarattık. Elimizde aile çiftçiliğine dayalı mükemmel bir sistem içerisinde ,özgür ve sağlıklı hayvanlarımız varken , antibiyotik,vitamin ve genetiği değiştirilmiş yem bitkileri tüketmeden gelişemeyen , hayvancılığımız gelişmeye! başladı.
Tamamen dönüşmek ,ziyan edilen zaman ve paralar göz önüne alındığında sadece sıradanlaşmak demekti.Oysa ki yetiştiği coğrafyanın tüm özellikleri ile ırkları zaman içinde optimumlaşmış hayvan cinslerimizin ürünleri ayrı ayrı birer marka idi.
Hayvancılık karlı bir yatırım alanı olabilir mi?
Tam burada Horndal Etkisinden bahsetmeliyiz. Kalkınma literatürüne Horndal Etkisi olarak geçen modele göre; İsveç’te Horndal Demir İşletmelerinde 15 yıllık bir süre içinde hiç yatırım yapılmadığı ve üretim yöntemlerinde değişiklik olmadığı halde verimlilik sürekli artarak 15. yılda üretim miktarı % 30 oranında artmıştır. Bu Durum Ekonomi literatürüne Horndal Etkisi olarak geçmiştir. Horndal Etkisi olaylar şeklinde gözlenebilmektedir. E. Lundberg tarafından “Horndal Etkisi” olarak tanımlanmıştır. Bir işi uzun süre yapmaktan kaynaklanan verimlilik artışı Arrow (1962) tarafından yaparak öğrenme (learning by doing) şeklinde tanımlanmıştır. “Yaparak öğrenme” kaynaklı Horndal Etkisi, işletmelerde zaman içinde işini iyi öğrenen tecrübeli çalışanların makine ve ekipmanları daha ustaca ve verimli olarak kullanılabilmesiyle meydana getirdikleri bir verimlilik artışıdır.
Yıllarca öğrenerek yeteneklerini geliştirmiş,mera tabanlı aile işletmeciliği kapsamında hayvancılık yaparak ektiği biçtiği tarımsal ürünlerinin çıktılarını da hayvanlarında değerlendiren işletme karlıdır.Yatırım maliyeti düşüktür.Verimli işgücü kullanımı vardır.Hayvanları ile yakından bağ kurar.Sevgi temelli ilişkisi hayvanlarının ve kendisinin yaşamını olumlu etkiler.Verimlilik yüksektir.
“Oynamayan taydan at olmaz” Eski bir ata sözümüzdür. Çalıların altlarında 3 saatte yerli sığır kendini doyururken,8 saat de otlasa doymayan bir yabancı ırk arasında fark vardır.Sürü büyüklüğünü doğaçlama bilir yetiştirici.Hangisinin ne zaman kesime gideceğini de bilir.Gerekli durumlarda elinde tutmayı da.
Bu soruya cevabı ,köy yerlerinde oğlan evermek için öküzünü,tosununu davarını satan köylülerimiz en iyi cevabı verebilir.İki öküz satıp oğlun evlendiren çok aile vardr.Yokluğun içinde öküz parası epeyce eksik giderirdi.Hayvanları her zaman çiftçinin elinde canlı sermaye idi.
Hızla krediler,amacına ulaşmayan bazı teşvikler ile teknolojisini,traktörünü yenilemeye özendirilen çiftçi,yönetmeyi bilmediği kolay para ile işinden farklı harcamaları ilen borç batağına düşmüştür.Çiftçi ailesi üretenden tüketene dönüştükçe gözlemleyemediği lüks harcama kalemleri ekonomik sıkıntılara girmesine sebep olmuştur. Ülkemizde son yıllarda çiftçiye kredi veren bankaların el koyduğu,satışa çıkardığı arazi miktarı katlanarak artmıştır.Sıklıkla el değiştiren tarım arazileri için emlak sektörü büyümeye başlamıştır.
Hayatının güçlü olduğu yönlerinin dışında hareket etmeye başlayan çiftçi ailelerimiz üretimlerinde gün geçtikçe dışarıya bağımlı hale gelmiş;Üretkenliğini ,”satın alma” ile değiştirmiştir.
Dünyanın her yerinde çiftçi ailelerinin yaş ortalaması yükselmektedir.Sayıları giderek azalmaktadır.Vahşi üretim yöntemleri ile tektipleştirilen tarım ,insanımızdaki çok yönlülüğü ve çözüm odaklılığı da daraltmaya devam etmektedir.
Selçuk Şahin