11 Feb

Serbest Gezen İki Okul - Yeni Okul Hazırlık Sınıfı ve 1. Sınıf – Ormanda Bir Çiçeğin Başında Geçen Sohbetler ve Diğer Şeyler

Yeni Okul Hazırlık Sınıfı ve 1. Sınıf öğrencileri bugün bizimle beraberdiler.Kuru ve güneşli bir gün yine. Ancak hafta sonu kar yağmış olduğu için zemin ıslak ve yumuşak. Permakamp’ta bu sıralar ateş elementini işliyoruz, o yüzden işimiz çok.  

Bugün kalabalık değiliz, dolayısıyla iki sınıf Permakamp’ta bir arada geçiriyor sabahı. Gün oyunla başlıyor. 25 dakika serbest oyun zamanı. Oyunun peşi sıra işlere başlamalıyız ki öğle yemeğini yetiştirebilelim. Çocukların bir bölümü mutfağa giriyor çalışmaya. Mutfakta iki ayrı işe ayrılıyorlar; bir ekip öğlen yenecek patates, pırasa, ıspanak ve peynirli pidenin ekşi maya hamurunu açıp içlerini doldururken diğer ekip Permakamp çorbasını pişiriyor. Çorba ekibi işini tamamlayınca kerpiç fırına gidip ateşi dağıtacak ki mutfaktaki pide ekibi gelip pidelerini fırına atsın. Ayrıca çorba kaselerinin, kaşıkların getirilmesi, masaların örtülüp öğle yemeği sofrasının hazırlanması da çorba ekibinin işi. Mutfaktakiler harala gürele öğle yemeğini hazırlarken biz de bahçede ekiplere ayrılmadan önce kerpiç fırının başına gidiyoruz topluca. Fırının kapağını açıp ateşe bakıyoruz ve öğlen yiyeceğimiz pidelerin bu fırında pişeceğini konuşuyoruz. Kerpiç fırın nedir acaba diye sohbet ediyoruz azıcık. Sonra çevreden kuru dal, çalı çırpı, kozalak ne bulursak toplayıp fırına atıp ateşi coşturuyoruz. Ateş kuvvetlenince fırının kapağını gönül rahatlığı ile kapatıp bahçeye çalışmaya gidiyoruz. 

Sebze yataklarında ve Hügel kültür alanında http://peyzax.com/hugel-kultur-sadiye-kumru/ çalışmak için ekiplere ayrılıyoruz. Daha önce Hügel kültür alanında çukur kazıp içini doldurma aşamasını tamamlamıştık, şimdi iş tepeyi oluşturmaya kaldı. Ancak hayli yavaş ilerliyoruz doğrusu. Mehmet’in eşliğinde çapa yapma aşkına kapılan çocuklar tepeciği oluşturmak için çabalarken, sebze yatağının başında benimle çalışan çocuklarla ilk önce sebze yatağı nedir acaba diye biraz sohbet ediyoruz ve aynı zamanda ellerimizdeki soğanları inceliyoruz. Bu soğanın kökü neresi, filizlerin çıkacağı yer neresi konuşup duruyoruz. Birbirimize kökleri gösteriyoruz. Ben sebze yatağının içinde soğanlara bir ahşap çubuk yardımı ile minik yuvalar açıyorum ve çocuklar soğanları bu yuvalara oturtuyorlar. Her bir soğanda neresi kök, neresi filizin çıkacağı yer tekrar tekrar konuşuyoruz. Sonra soğanların üzerini narince biraz kapatıyoruz üşümesinler diye. Bu sebze yatağı aynı zamanda kompost malç örtüsüyle kaplanacak. Peki ama bu ne demek? Mutfaktan çıkan çiğ sebze atıkları gün be gün bu yatağa eklenecek Şubat ve Mart ayları boyunca. Yatağın üzeri sebze atıkları ile kaplanacak ve ardından Haziran ayına kadar toprak dinlenmeye bırakılacak. Biz bu yatağa geri dönene kadar pek çok börtü böcek, solucan, kuş, bakteri ve diğer mikroskobik canlılar bu yatakta çalışacaklar ve bize harika bir toprak hazırlayacaklar. Haziran ayında muhteşem bir toprak ekim için hazır olacak. Şimdi ise bizim çalışma zamanımız; çocuklarla mutfağa koşuyoruz ve içeriye sesleniyoruz- tak tak - mutfak sebze atıkları (kompost) kovasını istiyoruz. Kovayı elimize alıp inceliyoruz içinde neler var? Ve bu kovanın içinde neler kesinlikle olmamalı? Kovayı gidip sebze yatağına boşaltıyoruz ve iyice dağıtıyoruz. Henüz malç örtüsü oluşacak kadar sebzemiz yok. Her gün başka çocuklarla ekledikçe bu durum değişecek elbette. Sebze yataklarındaki işimizi bitirince bu defa tohum yatağı hazırlama işine girişiyoruz. Ve elbette bu mevzu hakkında da bir miktar konuşuyoruz çalışırken; az önce sebze yatağı hazırlıyorduk şimdi tohum yatağı. Tohum yatağı için önce ince toprak ve hindistan cevizi kabuklarını karıştırıyoruz. Hindistan cevizi kabukları şaşkınlık yaratıyor, ne kadar da toprağa benziyorlar! Bu karışımı iyice un ufak edip viyollere döşüyoruz, fakat tohum ekecek kadar vaktimiz kalmamış meğer, artık açık sınıf çalışması yapma zamanı gelmiş. 

İki ayrı sınıf iki ayrı kubbe yapıya dağılıyorlar ve 20 dakikalık bir okuma, durulma ve sakinleşme zamanı. Öğle yemeğine kadar bir es. Yemekte yine bir araya geliyoruz. Çorba, ekmek, çocukların daha önce yaptıkları turşular ve sebzeli pideler bizi bekliyor. Öğle yemeğinden artan yemekler hayvan dostlarımızın kovasına boşaltılıyor ve bulaşıklar yıkanıyor. Tekrar serbest zaman. Yaklaşık yarım saatlik serbest oyun zamanının ardından toplanıp orman yürüyüşüne çıkıyoruz. Ormanda kardelenler kuru yaprakların arasından zarifçe boy gösteriyorlar, biz de yere çömelip inceliyoruz dikkatlice. Kopartmadan bakmayı öğrenmeye çalışıyoruz. Her canlının kendi hakları olduğunu konuşuyoruz. Yaşama hakkını, beğendiğimiz her şeyi canımız istiyor diye yanımıza, cebimize alamayacağımızı konuşuyoruz. Her şeyin bizim için olmadığını ve var olma hakkına saygı göstermemiz gerektiğini konuşuyoruz dilimiz döndüğünce. Henüz bu bilgiler çocuklar için çok yeni, içselleştirmeleri için tekrar tekrar konuşmamız gerekecek bu konuları. Şehrin yetişemediğimiz tüketim hızının ardından ormanda bir çiçeğin karşısında durmak ve bakmak, onun da bizim gibi ve en az bizim kadar yaşama hakkı olduğunu konuşmak fırsatını yakaladığımız için çok şanslıyız, ve fakat bununla beraber daha yolun çok başındayız.

Read 8232 times Last modified on Martedì, 18 Febbraio 2020 21:03

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com