19 Nov

Gri Su Arıtma Sistemi

Permakamp, şehrin kendilerine dayattığı hayat şeklinden memnun olmayan 25 ailenin ortak girişimidir. Bu aileler şehirden uzaklaşmaya gerek kalmadan hafta sonları çadırlarını alıp çoluk çocuk doğaya koşuyorlar. Beykoz’daki Permakamp’da doğayla dost, çocuklardaki doğa bilincini pekiştiren, ihtiyaçlarını kendileri üreten bir topluluk yaşamı deneyimi yaşıyorlar.

Permakamp aileleri gri su arıtmadan kompost tuvalete, yağmur suyu toplamadan asırlık tarım makinelerini onarmaya ve kullanmaya, çeşitli kompost yöntemlerinden toprakaltı mahzenine, seradan kendi karavanına kadar birçok doğa dostu ve permakültür uygulamalarını kendileri ürettiler ve üretmeye devam ediyorlar.

Bu yazıda, permakampta geliştirdiğimiz permakültür uygulamalarına iyi bir örnek oluşturan gri su sistemimizin genel çalışma prensibini, nasıl yapıldığını ve gerçekleştirilme hikayesini anlatacağız. Gri su sistemimizin temel amacı mutfakta üretilen atık suyun sağlıklı bir biçimde toprağa, doğaya geri kazandırılması. Gri su olarak nitelendirdiğimiz bu su, prensip olarak bitkilere ve toprağa zararsız temizleme amaçlı kullanılan sabun benzeri maddeler ve organik yemek atıkları içeriyor. Gri suyun, tuvalet atıkları içeren siyah sudan farklı olduğunu ve deterjan benzeri zararlı kimyasal maddeler içermemesi gerektiğini özellikle belirtelim.

Gri suyun ve hatta kimi zaman siyah suyun, nasıl tekrar kullanılabilir hale getirilebileceği ile ilgili dünyada birçok kaynak ve deneyim var, ancak bunun tek ve sihirli bir formülü yok. Biz mümkün olduğunca basit ancak dayanıklı ve sürdürülebilir bir sistem geliştirmeyi amaçladık. Bunun için araştırdık, bol bol düşündük, tartıştık ve gözlem yaptık. Mutfak yakınındaki araziyi, bitki örtüsünü, toprak yapısını ve su tüketimimizi ve ayrıca elimizdeki malzemeyi ve mevcut imkanlarımızı iyice tarttık. Öncelikle arazinin eğimli olmaması pompasız bir sistemle suyu uzağa taşıyamayacağımız anlamına geliyordu. Dolayısıyla sistemi kısa erimli ve dar bir alanda, yani mutfağımızın tam arkasındaki bahçenin kıyısına sığacak bir şekilde tasarlamaya yoğunlaştık. Arazimiz genel olarak çok killi, bu ise suyun toprak tarafından emiliminin yavaş olması demek. Özellikle yağışlı mevsimlerde ve permakamp nüfusunun arttığı zamanlarda gri suyun kontrolsüz bir şekilde etrafa saçılması, bakteri üretip koku ve enfeksiyon yayması hiç istenmeyen bir durum olurdu. Sonuçta yaklaşık 1.5m çapında ve 1m derinliğinde bir çukur kazarak işe başladık. Bu çukur şu anda gri suyun süzülerek akıp toplandığı ve etrafında minik bir ekosistemin oluştuğu küçük bir gölete dönüşmüş durumda. Burada biriken su, civardan toplayıp gölete yerleştirdiğimiz sulak alan bitkilerince kullanılıp iyice temizlendikten sonra yavaş yavaş toprağa karışıyor ve sonrasında tam yanı başında oluşturduğumuz küçük bir bahçenin bitkilerine can veriyor.

Gri su sistemimizin dört temel aşaması var. Her aşamada gri su belli bir yükseklikten ve eğimden yararlanarak akıyor, kademeli olarak süzülüyor, içerdiği organik parçalardan ayrılıyor ve bu organik tanecikler toprak mikro organizmaları, solucanları ve bitki kökleri tarafından sindirilip dönüştürülüyor. İlk aşamayı, sindirimi zor yağ ve görece büyük organik tanecikleri ayıran kaba bir filtreleme adımı olarak düşünebiliriz. Bu filtre yarıya kadar saman benzeri bir malç malzemesiyle doldurulmuş altı delik plastik bir kovadan ibaret. Gri su sisteminin, kullanıma bağlı olarak ara sıra müdahale gerektiren tek kısmı da burası; yapılacak müdahale ise çok basit, kovanın içinde zamanla ağırlaşan ve tıkanan malç malzemesini yakındaki kompost küvetine boşaltıp yenisiyle değiştirmek. Bu kovadan geçen gri su ikinci aşamada, teneke bir varili diklemesine ortadan keserek oluşturduğumuz büyücek bir küvetin içine yerleştirilen, çakıl taşı, toprak ve sulak alan bitkilerinden oluşan katmanların arasından süzülerek temizleniyor. Buradan gelen su bir sonraki yani üçüncü aşamada, hafif eğimli bahçe zemini üzerinde, yine aynı çakıl taşı, toprak ve sulak alan bitkilerinden oluşan katmanlı sistem boyunca bir kez daha süzülerek gölete ulaşıyor. Göletin dibi önceki aşamalara benzer şekilde, su içindeki oksijen miktarını çoğaltmak ve mikro organizmalara uygun bir habitat yaratmak amacıyla iri çakıl taşlarıyla döşenmiş durumda. Bu çakıl taşı katmanının üzerinde ise yerel endemik sulak alan bitkileri bulunuyor. Bunların haricinde dışardan getirdiğimiz bambu ve benzeri bazı başka su seven bitkileri de denediğimizi ancak bunların çoğunun pek tutunamadığını belirtmeden geçmeyelim. Gölet çukurunda herhangi bir su geçirmez membran ise bulunmuyor. Toprağın killi olması ve destek olarak kullandığımız ahşap payandalar sayesinde gölet uzun süredir herhangi bir çökme veya aşınma olmaksızın gayet sağlam duruyor. Yağışın ve kullanımın bol olduğu zamanlarda nadiren bir miktar taştığı oluyor; böyle durumlarda gölet kenarlarından açtığımız kanallar, taşan suyu etrafa saçılmadan yakındaki bitki yataklarına ulaştırıyor.

Gri su sistemimizin çevresinde, yaklaşık beş ay gibi kısa bir zaman zarfında, böcekler ve kelebeklerin eksik olmadığı, suyu çok seven okaliptus fidanlarıyla desteklediğimiz, rengarenk ve güzel kokulu, endemik ve çeşitlilik içeren bir ekosistemin oluştuğunu görmek biz Permakamp sakinlerini çok ama çok mutlu ediyor.

Yücel Yemez

 

Read 13836 times Last modified on Domenica, 20 Novembre 2016 00:02

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com