Üye Günceleri
‘La kerrida’ dedik!!
Toledo şehrinin balık halinin duvarında şöyle bir hikaye asılıdır:
''Malaga kıyılarında fakir bir Musevi balıkçı yaşamaktaydı. Adı Behmuaras, soyadını ise bilmiyoruz. Şimdiye dek kaydına da hiç rastlanmadı. İşte bu balıkçı her gün balığa çıkar, tuttuklarının yarısını satar, diğer yarısını da eve, ailesine götürürdü. Üç çocuğu vardı ve en küçükleri en çok torik balığını severdi. Balıkçı da onun torik balığı yemesine özellikle dikkat ederdi. Oysa bu balık her zaman yakalanamazdı, çünkü bunun için çok açılmak gerekirdi. 1326 yılının bir Sabat (cumartesi ve Museviler için kutsaldır) günü karısının tüm itirazlarına karşın, çocuğu için torik balığı avlaması gerektiğini söyleyerek yine balığa çıktı.
Balıkçı o günden itibaren iki ay boyunca hiç torik balığı yakalayamadı. Bunun üzerine oturdu ve Allah’ına dua etti: ‘Allah’ım ne olur çocuğuma torik balığı ver. Beni de affet, Cumartesi çalıştığım için.’ Ertesi kutsal Perşembe günü, sefer tora açıldığı gün, yine balığa çıktı. Bu kez büyük bir torik balığı sürüsüne rast geldi ve tam 30 balık yakaladı. Ve Allah’ına yine dua etti. Sonra ‘Ben’ dedi , ‘bunları satmaktansa tuzlarım ve saklarım’. Önce balıkları temizledi, herbirini kafaları hariç altı eşit parçaya ayırdı. İliklerini çıkardı, soğuk suda bekletti. Kanını süzdürdü ve tam 25 gün tuzda sıkıca sakladı. 25 gün sonra tuzdan çıkarılan ve çok sonraları da Yunan Musevileri tarafından yapılan bu yiyeceğe ‘lakerda’ adını verdi. Lakerda ismi İspanyolca kökenlidir ve aslı ‘la kerrida’ dır; ‘istenen/istedikten sonra’ anlamındadır.''
İşte biz de istedikten sonra niye lakerda yapamayalım ki dedik :) Daha önce sadece annelerimizi yaparken izlemiş olsak da.. Ve daha önce sadece aramızdan birimiz yapmış olsa da.. Ve tam da o hafta fena lodos fırtınları kopan bir denizden son palamutları bekliyor olsak da.. 'la kerrida’ dedik :)
Pek güzel bir ekim pazarına uyandık, Doğan arkadaşımız bütün hafta lakerda dersine teori ve pratikte calışmış olarak, erken balıkçı ziyaretinden kilolarca pek yağlı ve pek lezzetli palamutlarla geldi.. Tuzumuz, suyumuz, tavımız yerindeydi ve ne şanslıydık ki daha önce lakerda yapmış ve yapmayı seven bir misafirimiz de vardı, işçi tulumuyla bize yardım etti.. Balıkları güzelce yıkadık, ince ince temizledik, buzlu suda beklettik, kanı çıktıkça suyunu değiştirdik, kuruttuk, iri tuzla kavuşturup kavanozlarda dinlenmeye bıraktık. İlk bir kaç hafta izleyip suyu çıktıkça dökmek üzere sözleştik, evlerimize aldık. Her an acil lakerdaya ihtiyaç duyabiliriz diye, bir kaç tanesini de kampta bıraktık. Şimdi olgunlaşıyorlar. Lakerda, her ne kadar meze sofralarının baş tacı olsa da, aslında sık kullanılan fermentasyon yöntemlerinden biri olan salamura balık saklama şeklidir. Fermentedir, bağırsaklara ve keyfe iyi gelir :)
Haydi ‘la kerrida' deyin, ve bir dahaki seneye siz de yapın. Yapın ki bu bilgi çocuklarımıza, torunlarımıza geçsin, sofralara dağılsın, keyifle yensin, unutulmasın..
When you subscribe to the blog, we will send you an e-mail when there are new updates on the site so you wouldn't miss them.