Bunu söyledikten sonra, bir ülke olarak oyun güvenliğini çok abarttık. Mantıklı çizgiyi fazlasıyla aştık; (Bir binanın yanına bir salıncak yerleştirmedik), oyun alanında yer alabilecek akla gelebilecek her türlü kazayı hayal edip “ya bu olursa?” lara yöneldik. (Ya parmağı tahterevalliye sıkışırsa?) Sonra da her türlü “ya .... olursa” ya çözüm ürettik.
Sonuç? Riskten, - evet tahterevalliden uzak- sıkıcı, hiçbir ilham vermeyen oyun alanları.
Hepimizin çocukları zarardan korumak için doğal bir içgüdümüz var. Sadece sıyrılmış bir diz bile olsa, bir çocuğun zarar görmesi hiç eğlenceli değil. Fakat öte yandan, çocukların öğrenmek ve büyümek için fiziksel zorluklar üstlenmeleri gerekir ve sıyrılmış dizler, aldığı darbeler ve çürükler onlara kendi sınırları hakkında değerli dersler öğretir.
Yaşa uygun zorluklar verildiğinde, çocuklar onları çok ciddiye almaya eğilimlidirler; Aslında, risk ne kadar bariz olursa, çocuk daha ihtiyatlı bir şekilde ilerleyecektir. Macera Oyun Alanları, mükemmel bir örnektir. Paranoyak ve dindar toplumumuzda sadece bir avuç dolusu, Avrupa’da ise yüzlercesi çocuklara ateşle oynama fırsatı sunuyor, el testereleri kullandırıyor ve 50 metrelik zip-line’lara yelken açtırıyor.
California'daki Berkeley Macera Oyun Alanı'nın müdürü Denise Brown, röportajda NPR'ye şunları söyledi: Söylemek istediğimiz şey, oyun alanında gizli riskler olmamasıdır. Oyun alanı kapılarını gezen küçük bir çocuk bile etrafa bakabilir ve farklı bir oyun alanı olduğunu söyleyebilir. Sopa ve tahtalar, çiviler, kayalar ve dikkat etmesi gereken şeyler vardır. Onun deneyimine göre, Adventure Playgrounds'da standart ABD'deki oyun alanlarından daha az yaralanma var. Berlin'de, çocukların kendi üç katlı kalelerini ahşap ve çivi ile inşa edebilecekleri bir Macera Oyun Alanı olan Kolle 37'de, toplam beş yışda sadece iki çocuğun kemiği kırıldı ve bir iki tanesi çiviye bastı. Çocuklarımıza yeterince kredi vermeyiz. Hiçbir çocuk tırmanma duvarından ya da kaydıraktan düşmek istemez. Kazalar hayatın talihsiz bir olgusudur, ancak her son kaydırağı ve orman jimnastiğini, sadece bir yürümeye başlayan çocuğu ilgilendirecek bir boyuta indirgemek çocuklarımıza büyük bir zarar verir. Koruma içgüdümüz ve kazalar her olduğunda mahkemeye başvurma içgüdümüz çocuklarımıza hayati zorlukları üstlenme fırsatını ellerinden alarak, gerçekten de zarar veriyor.
Ulusal Oyun Alanı Güvenlik Haftası sırasında, sağduyu derecesinde güvenliği kutluyorum. Ayrıca sıyrılmış dizleri ve çürümüş dirsekleri de kutluyorum. “Tehlikeli” oyun alanlarını – “zip-line”ları ve tahterevallisi ve yükselen kaydırakları olan oyun alanlarını kutluyorum. Ama ben yara-korumalı ve mahkemeye mahal vermeyecek şekilde düzenlenmiş oyun ekipmanı savunucusu olmayacağım. Çünkü sıkıcı bir oyun alanı kutlanacak bir şey değildir.
Ceviri : Banu Aldemir
Orjinali : https://www.huffingtonpost.com/darell-hammond/playgrounds_b_1452620.html