Biz ekipler halinde çalışmalara dalmışken, orman ekibi ağır ağır tırmanmış kaygan orman yamaçlarını. Orman barınağımıza ulaştıklarında barınağın çatısının yapımıyla uğraşmışlar uzun süre. Sonra bir ağacın yanından sarkan sarmaşığa asılarak ormanda uçma egzersizleri yapmışlar... Biz ise bu esnada kampta günlük akışımıza dalmış haldeydik. Kampta kalan ekiptekiler 15 dakika daha serbest oyun oynadıktan sonra Dom’a açık sınıf çalışması yapmaya girdiler. İlk önce kendi başlarına su elementi ile ilgili kitap karıştırdılar, sonra da öğretmenleri seçtikleri bir kitabı okudu çocuklara. Açık sınıf çalışmasının ardından yine ekiplere ayrıldılar. Daha önceki seferde turşu kurmamış olanlar turşu kurmaya, dışarıda çalışmamış olanlar arazide çalışmaya giriştiler. Turşu ekibindekiler önce ellerini yıkadılar, bahçe ekibindekiler ise Mehmet’in peşi sıra çocuk marangozhanesinin yolunu tuttular. Marangozhanede bu sıralar testere kullanmayı öğreniyorlar. Odunluk kütüklerden kendilerine bardak altlıkları kesiyor ve uzun uzun zımparalayarak pürüzsüz hale getiriyorlar. Hatta Mehmet onlara tahta tavlamayı bile gösterdi bugün. Kesilmiş parçalardan bazılarını zeytinyağında pişirerek tahta nasıl dayanıklı hale getirilir onu gösterdi. Bugün çocuklar eve döndüklerinde aynı şeyi evde uygulamaya kalkıp evde şaşkınlık yaratmış olabilirler J. Çalışmalar hızla tamamlandıktan sonra sıra çorba eşliğinde öğle yemeği keyfinde. Çocuklar kendi çorbalarını alıp, istedikleri masaya yerleşip, arkadaşları ile sohbet ederek çorba ve sandviçten oluşan öğle yemeklerini yiyorlar. Sonrasında kendi çorba kaselerini ve kaşıklarını yıkamayı ihmal etmiyorlar. Şayet yemekleri artarsa onları hayvan dostlarımızın kovasına atıyorlar, sandviçlerinden çıkan plastik çöpleri de ambalaj atık kutusuna. Öğle yemeği arası önemli bir öğrenme zamanı bizim nazarımızda; çocuklar atıklarını ayırmayı ve dönüştürmeyi deneyimliyor, kendi bulaşıklarını kimyasal olmayan malzeme kullanarak temizliyorlar. Ardından serbest oyun zamanı başlıyor...
Saat 13:15 suları, sabahı kampta geçirmiş olan ekip çıkıyor bu defa orman yürüyüşüne. Seteney ve öğretmenleriyle arazide kalan ekiptekiler ise önce biraz daha serbest oyunun tadını çıkarıyorlar, sonra da aheste beste açık sınıf çalışması için Dom’a giriyorlar. Dom’da çalışmalarını tamamlayınca da yine ekiplere ayrılıyorlar; turşu ekibi ve bahçede tohum ekecek ekip olarak. Bu mevsim tohumla toprağın buluştuğu mevsim. Hem kışlık sebzeler hem de bahara çıkacak sebzeler için tohum atma zamanı. Çocuklar tohum ektiler, traktörün sürdüğü alanı yabani otlardan korumak için tarlaya malç örtüsü serdiler ve brokolilerimizi kemiren sümüklü böcekler ve salyangozlar için tuzaklar kurdular. Biz de bu esnada uzun ve aralıksız bir orman keşfindeydik diğer çocuklarla, dur durak bilmeden ilerledik ormanın derinliklerine. Hem yeni yollar keşfettik, hem de ara ara oyunlar oynayıp orman hayvanlarını canlandırdık. Tırmandık, indik, yamaçlardan kaydık, düştük, dikenlere maruz kaldık, ara ara arkadaşımıza kızdık. Ama mümkün olduğunca ormanda ortaklaşmanın ne kadar keyifli olduğunu deneyimledik. Ormanın kokusu ve rengi işledi içimize. Aslında en büyük cesaretin korkusuz olmak değil de, korktuğunda da, canın acıdığında da yürümeye devam edebilmek olduğunu öğrendik. Vazgeçmeden devam etmek, bu o kadar kıymetli ki.... Ormanda birbirimizi duymamız, canımız acıdığında birbirimize yardım etmemiz gerek. Bu her zaman deneyimleyebildiğimiz bir şey değil ve orman bunun için harika bir öğretmen ve azmi deneyimlemek için de muhteşem bir okul. Ormanın içindeki keşif serüvenimiz, kendimizle ilgili pek çok yeni şeyi de öğrenmek için harika bir fırsat aslında. Düşmekten korkmadan, tekrar ayağa kalkarak yola devam etmeyi, toprağı, çamuru, dikeni ve her şeyiyle yaban alanı sevmeyi öğrenmek için önemli bir serüven orman keşfi.
Güneş Savaş