12 Şub

Serbest Gezen bir İlkokul - YÖM Okulları - Sıkılmak İçin Zaman Yaratmak

YÖM Okulları’ndan 3. Sınıf öğrencileri bizimle beraberdi bugün. Güneşli ve serin bir gün yine. Çocuklar ve öğretmenler harika bir enerji ile giriyorlar kampa. Güne hazırlar. Uzun yoldan geldiler, biraz koşturmaya, kaslarını çalıştırmaya ve temiz havaya ihtiyaçları var. Lakin öğle yemeği telaşımız var.

Öğlen yiyecekleri yemekleri kendileri hazırlayacakları için mutfak çalışmalarına başlamalı. Bu ay ateş elementi üzerine çalışmaya başlıyoruz. Bu yüzden çocuklar mutfak atölyesinde kerpiç fırın ateşinde pişirmek üzere ekşi maya pideler hazırlayacaklar. Bir sınıf orman yürüyüşüne çıkıyor, Mehmet ve öğretmenleri eşliğinde. Geride kalan sınıf iki ekibe ayrılıyor, mutfak ekibi ve bahçe ekibi olarak. Mutfak ekibi kendi içinde yine ikiye ayrılıyor. Bir grup ekşi maya pide hazırlayacak. Pidenin içinde patates, ıspanak, pırasa ve Kars yöresinden gelme malaka peyniri var. Pide ekibi pideleri açıyor ve içlerini dolduruyor. Bu esnada çorba ekibi öğlen içecekleri Permakamp çorbasını hazırlıyor. Çorba ekibi aynı zamanda kerpiç fırının başına gidip ateşi dağıtmaktan da sorumlu, ayrıca öğle yemeği sofrasını da hazırlamalılar. Kaseler, kaşıklar, ekmekler yemek alanına taşınıyor, masalara örtüler seriliyor. 

Bahçe ekibi çalışmaya önce kerpiç fırının başına geçerek başlıyor. Azıcık neden kerpiç fırın konusu üzerine sohbet ediyoruz. Sağdan soldan toparladığımız çalı çırpı ile ateşi besliyoruz ve mutfak ekibinin bu ateşte bize pide pişireceğini konuşuyoruz. Fırının ateşini birlikte iyice bir harladıktan sonra kapağını kapatıp sebze yataklarında çalışmaya gidiyoruz. Sebze yataklarının başında, sebze yatağı nedir ki diye önce biraz konuşuyoruz. Bu sebze yataklarının dört köşe sınırına soğan ekiyoruz bu sıralar. Baharda birlikte taze soğan yiyeceğiz bol bol. Ellerimizde kuru soğanlar, soğanın kökü neresi, taze soğanın filizleneceği yer neresi iyice bir inceliyoruz ve birbirimize anlatıyoruz. Önce ben anlatıyorum, ardından tüm çocukların yanındakilerine bu bilgiyi aktarmalarını rica ediyorum, böylece kök, gövde ve filiz bölgesi hakkında etraflıca konuşmuş oluyoruz. Ben sebze yataklarının sınırına yakın bölgeye bir tahta sopa yardımıyla minik soğan yuvaları açıyorum, çocuklar bu yuvalara soğanları yerleştiriyorlar. O kadar çok konuştuk ki biri soğanın kökünü üst tarafa getirse diğer bir çocuk mutlaka bunu fark ediyor. Soğanın kök kısmı toprağa girecek, filiz bölgesi toprağın dışında kalacak. Bol bol soğan dikiyoruz. Tüm soğanlar dikilince hafifçe üzerlerini örtüyoruz. Bu toprak, gevşek ama sıcak tutacak bir örtü olacak soğanlara. Sonra bu yatakta başka sebzelerin de olduğunu fark ediyoruz ama bunlar yetişen sebzeler değil de daha çok sebze kalıntıları sanki. Bunun üzerine kompost malç yatağı nedir bunu konuşuyoruz. Şubat ve Mart ayı boyunca bu yatakların üzerine pişmemiş çiğ sebze atıkları atacağız. Ve toprağımızı yavaş yavaş ekim dikim işleri için hazırlayacağız. Bahçede benimle çalışan ekibi peşime takıp mutfağa gidiyorum ve kapıdan sesleniyoruz, “Tak tak! Mutfak bize kompost kovasını ver lütfen!” Permakamp’ta atıklarımızı düzenli olarak ayırıp tekrar kullanmak bizim önemli meselelerimizden biri. Çocuklarla da bu bilgiyi düzenli olarak paylaşmaya çalışıyoruz. Kompost kovasını alıyoruz ve incelemeye başlıyoruz. İçinde neler var? Bunlarla ne yapacağımızı konuşuyoruz. Bu kovanın içinde neler olduğu kadar neler olmaması gerektiği bilgisi de çok önemli. Kompost kovasına neleri atamayacağımızı ve neden atamayacağımızı da konuşuyoruz. Kovayı götürüp sebze yatağına boşaltıyoruz ve yatağın üzerine dağıtıyoruz. Bu esnada bu sebzelerin solucanlar, böcekler ve küçük mikroorganizmalarca toprağa dönüştürüleceğini ve harika besleyici bir toprağın Haziran ayında bizi bekliyor olacağını konuşuyoruz. Toprağın solucan kakası olduğu fikri çocukları önce biraz ürpertiyor ama olsun, akabinde bu bilgi onları çok eğlendiriyor. Çapaları, kürekleri özlemiş olan çocuklar biraz çapa yapmak istediklerini söylüyorlar. Aslında yapacak başka işlerimiz de var ama peki o zaman Hügel kültür (http://peyzax.com/hugel-kultur-sadiye-kumru/) alanımızda bir tepecik oluşturmak için çapa ve küreklerle biraz çalışıyoruz. Ama çapa ve kürekle çalışmaya doymaya imkân yok; 10 dakika çalıştıktan sonra bu defa da tohum yatağı hazırlamaya gidiyoruz. Sebze yatağı ne, tohum yatağı ne, biraz kıyaslıyoruz. Ve başka bir okulun hazırladığı tohum yatağına marul tohumları serpiyoruz. Tohumların üzerini incecik örtmek için ince toprak ve hindistan cevizi kabuğundan oluşan bir karışım hazırlıyoruz ve bu toprağı hafifçe tohumların üzerine serpiyoruz. Ardından bir tohum yatağı daha hazırlıyoruz, üzerine tohum atmak üzere. 

Bahçede çalışırken mutfak ekibinin fırının başında çalıştığını ve pideleri fırına attığını görüyoruz. Yani artık kubbe yapıda toplanıp açık sınıf çalışması yapma zamanı. Biraz okuyup, dinleme, ateşle ilgili tohumla ilgili kitapları karıştırma vakti. Bize ise dur durak yok, şimdi pideler pişirilecek… Pideler yavaş yavaş hazır olunca çorbalar kaselere servis ediliyor. Pidelerin yanında çocukların daha önce hazırladıkları turşular da var. Çorbalar bir önceki gün pişen ekşi maya tırnak pideler eşliğinde yeniyor. Orman ekibi ormana doyamamış, gözlerimiz yollarda ama gelen giden yok. Çorbanın akabinde sebzeli pideler yeniyor. Nihayet orman ekibi geliyor. Eller yıkanıyor ve yemekler yeniyor. Yemekler bitince yenemeyen fazla yiyecekler hayvan dostlarımızın kovasına atılıyor. Sıraya girip bulaşıklarını yıkıyor çocuklar. Ve serbest oyun zamanı başlıyor. Yaklaşık yarım saat diledikleri oyunları oynuyorlar. 

Oyun saatinin ardından sabah orman yürüyüşüne giden ekip önce kubbe yapıya giriyor, açık sınıf çalışması yapmak üzere öğretmenleri eşliğinde. Biz sabahı Permakamp yerleşkesinde geçiren ekip ise orman yoluna düşüyoruz. Tüm gün çalışmaktan yorulan çocuklar için orman yürüyüşü biraz zor ve sıkıcı geliyor bu defa. Ama neden olmasın, kimi zaman sıkılmaktan kaçınmamak lazım ve yorulmaktan. Yorulmak kaslarımızın çalışıp güçlendiğinin belirtisi, sıkılmamız da ruhumuzun hayatla daha yakın bağlar kurması için şahane bir vesile. Yavaş yürüyor, elimizden geldiğince sohbet ediyoruz. Orman yürüyüşünde daha da yukarılara tırmanmak isteyenler, yorulanlar ve sıkılanlar ayrı tellerden çalıyorlar. Ben ağaçlardan, kuşların seslerinden, ormanın sakinliğinden dem vuruyorum. Ve sadece bu mevsim bize yüzünü gösteren kardelenleri gösteriyorum. 

Biz ormanda sıkıla duralım, Permakamp yerleşkesinde yoğun çalışmalar devam ediyor. Açık sınıf çalışmasını tamamlayan çocuklar üç ekibe ayrılıyorlar. Küçük bir grup kamp ateşi yakıp bu ateşte mısır patlatacak tüm ekip için. Mutfak ekibi ayva marmeladı hazırlıyor. Gelecek ay menümüzde ayva marmeladı var; şimdiden hazırlanmaları gerekiyor. Bahçe ekibi Mehmet’in eşliğinde kubbe yapı için minik banklar hazırlıyor. Bahçede ve mutfakta yoğun bir çalışma hali. Biz öfleye pöfleye dev kayaların yanına varıyoruz nihayet. Dönüş rotamızda bulunan bu kayaya varınca sıkılan tüm çocuklar büyük keyifle kayaya tırmanıp, atlayıp zıplayıp kayanın yamacındaki çamur kaydırağından kayıyorlar. ‘Sıkıntı’ ansızın unutulmuş. Zar zor kayanın yanından ayrılıp Permakamp’a dönüyoruz. Ateş başında bizi koca bir tencere mısır patlatılmak üzere bekliyor. Mısırları ateşin üzerinde patlatıp yiyoruz. Artık geri dönüş zamanı. Gün yine akıp geçmiş… 

Okunma 8344 defa Son Düzenlenme Salı, 18 Şubat 2020 21:08

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com