Sultan Çiftliği İlköğretim okulu benimle orman yürüyüşüne çıkarken Nihat Işık ilköğretim Okulu Mehmet, Nesrin ve Tolga ile Permakmap’ta kaldılar. Bizim arımızdan 15 dakika daha serbest oyun oynadıktan sonra sınıfa açık sınıf çalışması yapmaya girdiler öğretmenleri ile birlikte. Açık sınıfa çalışmasının peşi sıra turşu kurmayanlar Nesrinle turşu kurma işine giriştiler, diğerleri Mehmet ile birlikte marangozhanede çalıştı. Bu ay testere kullanımı üzerine yoğunlukla çalışıyor Mehmet çocuklarla birlikte. Çocuklar temel marangozluk aletleriyle tanışıklıklarını gelişildikten sonra daha farklı çalışmalara yapacaklar. Ama şimdi adım adım acele etmeden marangozluğa giriş aşamasındayız. Testereyi iki kişi nasıl kullanırız?
Veya testere ile bir parçayı tek başıma kesmek istediğimde testereyi hangi açıyla tutmalıyım. Ne kadar bastırmalıyım? Testereyi kendime doğrumu çekmeliyim ileri doğru mu itmeliyim? Bu öyle kolay bir iş değil. Çocuklar azimle doğru yöntemleri geliştirmek için çalışıyorlar. Üstelik arkadaşları ile çalışırken de ortak bir hızda çalışmanın ve ortaklaşmanı yöntemlerini keşfediyorlar. Ve her biri kendi elinin ayarıyla tanışıyor ve vaz geçmeden acele etmeden, bir yetişkinin - dur o öyle değil -müdahalesine maruz kalmadan kendilerince aletlerle tanışıklık geliştiriyorlar. Nihat Işık İlköğretim Okulu bir yandan turşu kurup bir yandan marangozhanede çalışırken biz de ormanın ıslak ama rengârenk örtüsünün içinde zorlu bir yürüyüş yapıyorduk. Sultan Çiftliği ilköğretim Okulu İle birlikte. Ormanda yeni açtığımız parkur zorlu bir parkur. İniyoruz çıkıyoruz yamaçlardan kayıyoruz.
Dikenler, ıslak, kaygan ve çamurlu orman zemini hiç de güvenilir değil. Yolları ve sınırlar birlikte yürüyerek genişletmeye çalışıyoruz. Yürüdükçe becerilerimiz gelişiyor. Yürüdükçe baktığımız şeyleri görmek için fırsatlar yakalıyoruz. Yerdeki sarı yapraklar, ağacın yanındaki mantar, ağaçların kabukları, yosunları ve kış sürgünleri.. Gördükçe kokuları duymaya başlıyoruz. Ormanın kokusunu. Bunların hepsi birbirine bağlı. Ancak tekrar tekrar ormanda yürüyerek ormana biraz daha yaklaşacağız birlikte. Ormanda oynamaya başladığımız bir oyunumuz var. Ormanın derinliklerinde yorulduğumuz bir an durup mümkün olduğunca sessizleşip ormanda olmak istediğimiz bir hayvanı seçiyoruz. Ve gözlerimizi açınca o hayvanı canlandırmaya başlıyoruz. Yolun geri kalanında atlaya hoplaya, bağıra çağıra o hayvanmışız gibi ilerliyoruz ormanda. Oyun öyle uzun soluklu sürmüyor. Çocuklara ara ara sorular sorup oyunu tekrar uyandırmak gerekiyor. Ormanda yürürken kendi masalımız yazmaya çalışıyoruz. Kimse kaç kişi tavşan olabilir, flamingo ormanda yaşar mı bunu değerlendirmiyor. Özgürce oyun oynuyoruz.
Ormanın dönüş yolunda mini bir dere akıntısı var. O yoldan inerken çocuklarda su gibi akarak iniyorlar aşağıya. Aşağıdaki kayalığın orada orman saklambacı oynuyoruz uzun uzun. Çalılar, ağaçlar, kayalar ve kamuflaj ilkeleri... Arık geri dönüş zamanı. Permakmap’a dönüyoruz. Sıcak çorba ve sandviç molası. Yediğimiz yemlerinin çöplerini ayrıştırıyoruz yemeğin akabinde. Plastik atıklar ambalaj çöpüne yemediklerimiz hayvan dostlarımız çöpüne. Sonra tabaklarımız yıkıyoruz güzelce Tolga’nın yardımlarıyla. Ve işlerimizi tamamlayınca tekrar serbest oyun zamanı. Serbest oyunun peşi sıra bu defa Nihat Işık orman yoluna Sultan Çiftliği açık sınıf çalışmasına. Açık sınıf çalışmasından sonra Nesrin’le turşu yapacak ekip ve benimle bahçede göleti genişletecek ekip olarak ikiye ayrılıyoruz. Çalışmalara dalıp gidiyoruz zaman akıp geçiyor. Acelemiz yok olduğumuz yerde acele etmeden yetiştirme telaşı olmadan çalışıyoruz. Kurbağaları görecek zamanımız var ve kazarken çıkardığımız taşları inceleyecek vaktimiz. Tek amacımız göleti çapalayarak derinleştirmek yeni formlar vermek değil elbette, aslında göletin bizimle paylaşacağı bir dolu yeni bilgiye dokunmak, koklamak ve bakmak. Suyun döngüsüyle ve habitatıyla çapa eşliğinde dilediğimizce bir oyuna dalmak...
Güneş Savaş