Üye Günceleri
Sitemize Üye iseniz sizde hemen bir blog oluşturun..
3 minutes reading time
(674 words)
Engin vakitler...
Şu anda içimde ne canlı? Hangi hislerle yazıyorum?
Geçtiğimiz cumartesi tüm günü, kurucu aile olduğumuz Permakamp' ta geçirdim.Bir anaokulunun velileri ve çocuklar yaklaşık 50 kişiydik.Bu tatlı kalabalık için kahvaltı hazırlığı yapmak adına erkenden vardık Beykoz'daki Permakamp'a. Şehirdeki ana arterlerden uzaklaşıp ,ağaçların arasında kıvrımlı yollara vardıkça,vatanıma kavuşmuş gibi hissediyorum artık. Sabah kahvaltısı için koccaman tavalarda omletler yaptık. Permakamp' ta ürettiğimiz ya da farklı çiftliklerden gelen yiyeceklerimizi dizdik. Müziğimiz hafiften çalıyor fonda. Yavaş yavaş o günün katılımcıları geldiler. Ağaçların altındaki masalara yerleşmeye başladık. Sonra "yemek haaaziiiirrr" diye bağırışımızla (bu bizim kamplarımızın bir geleneğidir) araziye dağılmış , oyuna çoktan dalmış çocuklar ve herkes geldi, tabaklarına kahvaltılıklarını almaya başladılar. Uzun masalarda sohbet eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Ardından muhtarımız sevgili Güneş permakamp ile ilgili bir oryantasyon yaptı. Her permakamp gününde bu oryantasyonda,ilk kez gelenlere topluluğumuzla,yaptıklarımızla ilgili kendimizi anlatıyoruz yabancılık çekmemeleri için…Kahvaltıdan sonra orman yürüyüşü yaptık çocuklar, yetişkinler hep birlikte. Devrilmiş kocaman, çoğu kısmı yerden yüksekte kalmış bir ağacın üzerinde oturarak, sürünerek ilerledik. Rehberimiz Güneş idi. Çocukları gözlemledi, yardıma ihtiyacı olana yardım teklif etti. Çocuklardaki heyecan nasıl da güzeldi... Yarış hissi olmadan, isteyen yarı yolda aşağı indi, isteyen ağaç üstündeki yolculuğunu tamamladı. Sonra öğle yemeği... Yemeklerin ardından herkes sıraya girip kendi bulaşığını kendisi yıkıyor Permakamp'ta. Yaşı kaç olursa olsun. O minik elleri bulaşık yıkarken görmek gülümsetiyor insanı. Gerçek işleri o kadar çok ciddiye alıyor ki çocuklar... Onların tezgaha erişebilmeleri için ağaç kütükleri koyuyoruz özellikle.
O gün peynirin kaynağını soran, krem balı soran, ekmeği kimin yaptığını soran...Gerçek ve sağlıklı gıdaya hasret ne büyük...Hepsi çok tatlı gelmiş herkese,ne yendiyse.
Bunları buraya yazmakta beni motive eden şey ise, bizleri zaman zaman sıkıştıran, hatta bazen bunaltan hallerin sebebinin, modern hayatta desteksiz oluşumuz olduğunu düşünmem. Çocuklarla zaman geçirdiğimiz kadar , yetişkin arkadaşlarımızla da zaman geçirme ihtiyacımız,hatta hasretimiz...Ancak çocuklarla birlikte dışarıda sosyalleşmek şehirde kolay olmuyor her zaman. Bir kafede buluşmak, uyaranların bolluğu sebebiyle kesintisiz sohbeti olanaksız kılabiliyor.
AVM gibi tüketim temelli mekanlar ise çocukla çatışmayı artırıyor, en azından zemin hazırlıyor gibi gözlemliyoruz kendi hayatımızda. Anne oyun parkına(ücretli) gidelim, buna da bineyim,tekrar bineyim,daha gitmeyelim,bunu da alalım gibi anne babanın evet-hayır kararını dile getirmesini gerektiren, karşılıklı ikna çabalarının yorucu olabildiği ortamlar olabiliyor kapalı AVM'ler.
Bizler ise çocukları neredeyse sadece yemek yerken görüyoruz Permakamp'ta. Onlarında yaşıtları ile olmaya o kadar çok ihtiyaçları var ki...Kendi köyümüzde gibi hissediyoruz oradayken. Çocuklar çocuklarla, anneler annelerle, genellikle babalar da babalarla işte güçte, sohbette oluyor çoğunlukla. Tabi anne babaların da birlikte vakit geçirdiği, kesiştiği kısımlar oluyor. Ama erkek çemberi şart diyen babalar sıklıkla var.
Yemekten sonra ise bakla,bezelye sebze yataklarındaki otlar ayıklandı,biraz çapa,biraz tamirat,artık o gün ne iş varsa gündemde...
Doğada topraklanma ihtiyacımızın aslında hepimiz farkındayız. Ancak her hafta doğada farklı mekanlara gidildiğinde çocuklar, her hafta farklı çocuklarla karşılaşıyorlar. Gidilen mekan ve karşılaşılan, birlikte oynanan arkadaşlarla bağ kurma sınırlı olabiliyor çoğu zaman. Permakamp' ta sevdiğimiz şey, fiziksel olarak mekan, arazi ile kurulan bağın yanında aynı çocuklar, aynı yetişkinler ile karşılaşıyor olmak. Büyüdüklerine, boy attıklarına, serpildiklerine tanıklık etmek.
Ebeveynliğe benzer pencereden bakan, olabileceğince müdahaleden uzak (güvenlik hariç elbet) her çocuğun biricikliğine, yapabilme gücüne inanan, adil ebeveynlerden oluşuyor Permakamp'ta bulunan aileler.
Permakamp'ı aslında kendimiz ve çocuklarımız için kurduk.21 aile yer aldı kuruluşunda. Ancak bazı hafta sonlarında bazen günübirlik, bazen kamp seklinde dışarıdan katılım için duyuru yapıp kapımızı açıyoruz ki başka ailelere de ilham olsun diye, günlük olarak sabit bir katılım bedeli karşılığında...
Doğa iyileştiriyor...Toprağa dokunmak ,kuş seslerini duymak insanı engin vakitlere götürüyor…
Daha fazla detay öğrenmek isteyenler için permakampın web adresi www.permakamp.com. Etkinlik günlerimizi bu adresten duyuruyoruz.
Permakamp deyince ilk aklıma gelenler: Temizlikte kimyasal kullanılmıyor.İlaçsız tarım yapılıyor. Bir tesis değil ve maaşlı çalışan yok, gönüllülük esasına dayalı. Bulduğun gibi bırak anlayışı hakim. Bu anlamda keşif sırasında zarar vermemek, verildiyse onarmak katılımcıların sorumluluğunda:) En önemlisi, etkinliğe katılmadan önce permakamp'ın iklimine uyum sağlamak adına mutlaka etkinlik detayını okumak, ardından katılım formunu doldurmak.
Şu anda içimde ne canlı diye sormuştum kendime yazıma başlarken. Şu anda içimde "paylaşım" arzusu canlı...Bana iyi gelen, sakinleştiren, gülümseten, aidiyet hissimi canlı tutan bir günün akşamında,tüm bu hislerden herkesi haberdar etme,paylaşma arzusu canlı içimde...
Cansu Nuras
Stay Informed
When you subscribe to the blog, we will send you an e-mail when there are new updates on the site so you wouldn't miss them.