Üye Günceleri
İki yıl sonra nerdeyiz?
Bu sene arazide ikinci yilimizi bitiriyoruz.. Kurulan dostlukların, yakılan kamp ateşlerinin, soğuk günlerde beraber içilen sıcak çorbaların ikinci yılı.. Evrildik.. Kimi zaman gittiğimiz yolumuzdan çevrildik, bir yenisine girdik, sevindik, üzüldük, ama güzel bir yerdeyiz... Tam da o 'iyi ki başlamışız bu işe' dedirten, güzel yarınlar için umudumuzu canlı tutmaya yardım eden yerdeyiz. Zor gecelerin sabahında koşarak gidip ellerimizi toprağa gömdüğümüz yerdeyiz.. Yeşereceğini bilerek, yeşereceğini bilerek..
Çocuklarımızın kan, ter, saman içinde; soğukta, sıcakta, yağmurda, her zaman açık havada; en zevkli oyunlarını oynadıkları yerdeyiz. Bir tane havucu beşe böldükleri ama bir tane ok için birbirlerine girdikleri... O gün kampta annesi yoksa, ona annelik yapacak birinin mutlaka olduğunu bildikleri.. Tohumları topladıkları, ayırdıkları, tek tek minik elleriyle seraya attıkları; fidelerin büyümelerini gördükleri, sonra fideleri alıp güzel bahar günlerinde tarlada şaşırttıkları; yanından geçerken şeker ıspanaklardan aşırdıkları; ektikleri domates biberlerin çevresinde top oynadıkları, önce ekinleri sonra kendilerini suladıkları; sabah kamp kahvaltılarında büyüttükleri domatesleri, salatalıkları toplayıp yedikleri yerdeyiz.. El aletlerini korkmadan kullandıkları, projelerini hayata geçirdikleri, teşvik edildikleri, çocuk forumlarında kabul gördükleri; çadır kurmak, çamurda yüzmek nedir, bildikleri yerdeyiz. Kuşlara yuva olsun diye yaptıkları eve bir eşek arısı kolonisinin yerleştiğini gördükleri ve kampın en işlek yerinde onlarla beraber yaşamayı öğrendikleri; kuru kompostumuzu kendilerine sicak ev yapip yine kompost atiklardan beslenen farelerimizin burdaki düzenin bir parçası olduklarını kabul ettikleri yerdeyiz. Özetle, çocukluklarımızın belki de en güzel anılarını biriktirdikleri yerdeyiz...
Ne eksik, ne fazla; kalbimizin, gücümüzün, hayallerimizin bizi getirdiği yerdeyiz. Birlikte daha güçlüyüz, iki artı iki dört değil, beşiz, altıyız. Birleşince katlanarak çoğalan, kocaman bir aileyiz. Kamp kapısından içeri girince artık titresiziz; anneyiz, babayız, ablayız, abiyiz, arkadaşız. Ateş başında toplananız muhabbetlerin en sıcağında; mesleksiz, titresiz, isimsiziz çalışırken yan yana.. Yardımlaşıyoruz, öğreniyoruz, gelişiyoruz, paylaşıyoruz, çocuklarımıza bırakmak istediğimiz dünyayı çiziyoruz, içini onlar boyuyor. Elimizi taşın altına sokuyoruz; kışın, yaptığımız domatesi, turşuyu, zeytini, lakerdayı, erişteyi, tarhanayı yiyor; bunların birer emanet olduğunu bilerek çocuklarımıza bırakmaya hazırlanıyoruz. Atmamayı, dönüştürmeyi, yenilemeyi, onarmayı, sonra yaptığına arkana yaslanıp bakmayı, ve sonunda çocuklarımıza 'Bunu atmayalım anne onarırız' demeyi öğretiyoruz. Çünkü biliyoruz ki bereket çokluk değil, azın kıymetidir. Ve biliyoruz ki tüm bu duyguları bulaştırmak görevimizdir: Kapımız açık, yeni şeyler öğrenmeye, bildiklerimizi paylaşmaya, çoğalmaya, çoğaltmaya.
Biz şehirliler için bu hafta sonu napıcaz diye düşünmemek büyük bir lükstür, biz hiç düşünmüyoruz! Şöyle yapıyoruz: Hafta içi konuşuyoruz; ben şu kursa gittim, öğrendim. Bu hafta sonu beraber yapalım mı? Yapalım, toplanalım yapalım, beraber öğrenelim diyoruz. Ve hafta sonu menusunu konuşuyoruz, ve kampın diğer ihtiyaçlarını. Geldiğimizde ise ekiplere bölünüyoruz, harıl harıl çalışıyoruz. Tamam çok organize değiliz ama kotarıyoruz, öğreniyoruz, yapamıyoruz, hayal kırıklığı yaşıyoruz, tecrübedir diyoruz. Çiviyi eğer çakamadıysak, demek daha çakılmaya hazır değilmiş diyoruz :)
Siz de yapın, sizin gibi düşünenlerle bir araya gelin ve bir topluluk oluşturun. Toplulukla başarmak da, düşeni tutmak da daha kolay çünkü.
Bundan sonra ne mi yapıcaz? Hele bir yeni yıla girelim...
When you subscribe to the blog, we will send you an e-mail when there are new updates on the site so you wouldn't miss them.